- içinde oturduğu
зэрысыр, зэрысыгъэр
Турецко-адыгский словарь. - Майкоп, Адыгейское книжное издательство.. ТIэшъу Ясин (Mehmet Yasin Celikkıran). 1991.
Турецко-адыгский словарь. - Майкоп, Адыгейское книжное издательство.. ТIэшъу Ясин (Mehmet Yasin Celikkıran). 1991.
sürmek — i, e, er 1) Yönetip yürütmek, sevk etmek 2) Devam etmek Yenilenmesine karar verilen Meclisin yetkileri, yeni Meclisin seçilmesine kadar sürer. Anayasa 3) Önüne katıp götürmek Koyunları sürmek. 4) Uzatmak, ileri doğru itmek Kahveyi ısıtıyor, suyu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
şahniş — is., mim., esk., Far. şāhnīş Şahnişin Salonun şahnişi içinde her zaman oturduğu koltuğa yayılarak dinledi. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
şato — is., Fr. château 1) Avrupa da soylu kimselerin oturduğu, çevresi hendek, sur ve kulelerle çevrili konak 2) Geniş toprağı olan büyük konut Bir ahırdan farkı olmayan çiftlik binasını, bir yıl içinde bir küçük şato hâline soktum. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
yerli — sf. 1) Taşınamayan, başka yere götürülemeyen Yerli dolap. Yerli sedir. 2) Belli bir bölgede yetişen Yerli muz. Yerli meyve. 3) Yurt içinde yapılan veya bir yurdun kendine özgü niteliklerini taşıyan Yerli halıları gördüm, koyu sıcak kırmızılarla… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yuva — is. 1) Kuşların ve başka hayvanların barınmak, yumurtlamak, kuluçkaya yatmak, yavrularını büyütmek veya yavrulamak için türlü şeylerden yaptıkları ve türlü biçimlerde hazırladıkları barınak O zamanlar ... mezarlıkların serviliklerine gizlenen… … Çağatay Osmanlı Sözlük